Gebelikte Akciğer Geliştirici İğne

Bu yazıda “Ciğer geliştirici iğne nedir?”, “Ne zaman yapılır?”, “Ciğer geliştirici iğnenin yan etkileri nelerdir?” gibi soruların cevabını bulacaksınız.

Akciğer Geliştirici İğne Nedir?

Gebelikte erken doğum riskinin olduğu durumlarda bebeğin akciğer gelişimini hızlandırmak için yapılan antenatal kortikosteroid uygulanması halk arasında ciğer geliştirici iğne olarak tanımlanır.

Akciğer Geliştirici İğne Niçin Yapılır?

Erken doğum sonrasında bebeklerin karşılaştığı en önemli sorunlardan biri solunum problemleridir. Özellikle 34. haftadan önce meydana gelen doğumlarda bebeğin akciğerleri henüz tam gelişmemiş olabilir. Ciğer geliştirici iğne uygulamasının amacı erken doğum riski taşıyan bebeklerin karşılaşabileceği solunum sorunlarını azaltmaktır. Prematüre doğumdan önceki yedi gün içinde verilen bir doğum öncesi kortikosteroid kürü, bebek ölümlerini ve solunum sıkıntısı sendromu sıklığını ve şiddetini azaltır. Anneleri doğum öncesi kortikosteroid alan ve erken doğan bebeklerde solunum sıkıntısı, beyin içi kanama, nekrotizan enterokolit, anneleri doğum öncesi kortikosteroid almayan bebeklere kıyasla önemli ölçüde daha düşüktür.

Ciğer geliştirici iğne, Akciğer geliştirici iğnenin yan etkileri
Erken doğum sonrasında bebeklerin karşılaştığı en önemli sorunlardan biri solunum problemleridir. Akciğer geliştirici iğne uygulamasının amacı erken doğum riski taşıyan bebeklerin karşılaşabileceği solunum sorunlarını azaltmaktır.

Ciğer Geliştirici İğne Ne Zaman Yapılır?

Akciğer geliştirici iğne hamileliğin 24 ile 34. haftaları arasında olan ve 7 gün içerisinde erken doğum yapma riski olan gebelerde uygulanır. Kortikosteroid uygulamasının faydası, ilk dozdan 2-7 gün sonra en yüksektir. Bu nedenle, yakın erken doğum için önemli klinik endişe olmadığı sürece kortikosteroidler uygulanmamalıdır. En uygun uygulama zamanı gebeliğin seyrine göre gebeyi takip eden uzman doktor tarafından belirlenecektir.

Gebeliğin 34. haftasından sonra bebeğin akciğerleri genellikle yeterince gelişmiş olduğu için, anteatal kortikosteroid tedavisine gerek duyulmayabilir. Ancak bilimsel çalışmalar, daha önce kortikosteroid tedavisi almamış olan ve 34+0(gün) hafta ile 36+6(gün) hafta arasındaki erken doğum riski yüksek gebe kadınlarda ciğer geliştirici iğne uygulamanın yararlı olabileceğini göstermektedir.

Akciğer geliştirici iğnenin tüm gebelerde tedbir amacıyla rutin olarak uygulanması doğru değildir. 7 gün içerisinde ortaya çıkabilecek bir erken doğum riski var ise bu tedavi önerilir. Çoğul gebelere, mevcut bir erken doğum riski olmadığı halde sadece çoğul oldukları ve bu yüzden erken doğum riski taşıdıkları için antenatal kortikosteroid tedavisi uygulanması doğru değildir. Diğer riskli gebeliklerde de (hamilelikte tansiyon, erken doğum öyküsü, vs.) eğer 7 gün içerisinde oluşabilecek erken doğum riski yoksa uygulanması önerilmez.

Nasıl Uygulanır?

Akciğer geliştirici iğne tedavisi 24 saat arayla intramüsküler olarak verilen iki adet 12 mg betametazon dozu veya her 12 saatte bir intramüsküler olarak verilen dört adet 6 mg deksametazon dozundan oluşmalıdır. Betametazon ile deksametazon arasında tercih açısından belirgin farklar bulunmamaktadır. Bu kortikosteroid uygulamaları tek kür olarak yapılmalıdır. Haftalık tekrarlanmalardan kaçınılmalıdır.

34. haftadan önce antenatal kortikosteroid tedavisi uygulanmış, ancak 14 gün içinde doğum olmamışsa ve tekrar 7 gün içerisinde erken doğum riski var ise tek seferlik ek bir tedavi uygulanabilir.

Ciğer Geliştirici İğnenin Yan Etkileri

Anne kan şekeri düzeyleri antenatal kortikosteroid uygulanmasından kısa bir süre sonra yükselebilir ve 5 güne kadar yüksek kalabilir. Anne adayının diyabet hastası olması antenatal kortikosteroid uygulaması için engel değildir. Bu tedavi uygulanan diyabetik annelerde kan şekeri çok yakından takip edilmeli ve insulin kullanıyorsa doz ayarlaması yapılmalıdır. Anteatal kortikosteroid tedavisi bebeklerde kısa süreli olarak (2-3 gün) fetal hareketlerde azalmaya neden olabilir.

Sık Sorulan Sorular

Akciğer geliştirici iğne zararlı mı?

Bazı yan etkileri olsa da, erken doğum riski olan gebelerde akciğer geliştirici iğne tedavisinin bebekte doğum sonrası solunum problemlerini ve bununla ilgili komplikasyonları azalttığı bilimsel olarak gösterilmiştir. Bu tedavi yenidoğan sonuçlarını iyileştirmek için uygulanan en önemli doğum öncesi tedavilerden biridir. Ancak gerekli koşullarda ve doğru zamanda uygulanması gerekir. Erken doğum riski yoksa, sadece tedbir amacıyla ciğer geliştirici iğne uygulaması yapılmamalıdır.

37 Haftada ciğer geliştirici iğne yapılır mı?

Akciğer geliştirici iğne genellikle hamileliğin 24 ile 34. haftaları arasında olan ve 7 gün içerisinde erken doğum yapma riski olan gebelerde uygulanır. Ayrıca 34+0(gün) hafta ile 36+6(gün) hafta arasındaki erken doğum riski yüksek gebe kadınlarda da ciğer geliştirici iğne uygulamanın yararlı olabileceği bazı bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir.

Doç. Dr. Filiz Halıcı Öztürk
Kadın Hastalıkları ve Doğum & Perinatoloji Uzmanı
(Ankara)

İLETİŞİM VE RANDEVU

Adres: Protokol Ankara Plaza. Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:39A/124 Çukurambar, Çankaya, Ankara
Telefon: 0 506 4800117
(Hafta içi ve Cumartesi: 09.00-20.00 arasında arayabilirsiniz.)

Randevu için hemen arayın

Detaylı Ultrason Ne Zaman Yapılır?

Bu yazıda “Detaylı ultrason ne zaman yapılır?”, “Detaylı ultrason kaçıncı hafta yapılır?”, “Detaylı ultrason en geç kaçıncı haftada yapılır?”, “Ayrıntılı ultrason 24 haftada yapılır mı?” gibi soruların cevabını bulacaksınız.

Detaylı Ultrason Nedir?

Detaylı ultrason; başta kalp ve beyin olmak üzere bebeğin tüm organları yüksek görüntü kalitesine sahip bir ultrason cihazıyla ayrıntılı olarak incelenmesidir. Ayrıntılı ultrason olarak da isimlendirilir. Fetal ultrason ses dalgalarını kullanarak anne karnındaki fetüsün değerlendirildiği bir görüntüleme tekniğidir. Gebelik takibinde yapılan rutin ultrason muayenelerinde fetüsün durumu genel olarak değerlendirilir, ancak tüm uzuvları ayrıntılı olarak incelenmez. Fetüsün ayrıntılı olarak incelenmesi ayrı bir uzmanlık dalıdır ve bu alanda özel eğitim alan perinatoloji uzmanları tarafından yapılır.

Gebelikte Ayrıntılı Ultrason Niçin Gereklidir?

Detaylı ultrason muayenesinin ana amacı fetüse ait yapısal anomalilerin ve kromozomal bozukluklara ait bulguların değerlendirilmesidir. Yani anne karnındaki bebeğim beyninin, kalbinin ve diğer organlarının sağlıklı bir biçimde gelişip gelişmediğinin izlenebilmesi için detaylı ultrason muayenesinin yapılması gerekir.

Detaylı ultrason ne zaman yapılır? Gebelikte ayrıntılı ultrason ne zaman yapılır?
Ayrıntılı ultrason (detaylı ultrason) fetüsün sağlığını ve gebeliği etkileyebilecek anormal durumların tespiti için yapılması gereken en önemli tetkiklerden biridir.

Detaylı Ultrason Ne Zaman Yapılır?

Detaylı ultrason muayenesi hamilelik süreci boyunca farklı zamanlarda yapılabilir. Bu konudaki en doğru kararı gebeyi takip eden kadın doğum uzmanı veya perinatolog karar verecektir. Genel olarak değerlendirildiğinde detaylı ultrasonun 3 farklı dönemde yapılabileceğini söyleyebiliriz: gebeliğin 11.-13. haftaları arasında, gebeliğin 18.-23. haftaları arasında ve gerekli durumlarda ve yüksek riskli gebeler için 24. haftadan sonra.

Gebeliğin 11-13. Haftalarında Detaylı Ultrason

Gebeliğin erken döneminde ayrıntılı ultrason muayenesi hamileliğin 11 ile 13. haftaları arasında yapılmaktadır. Bu dönemde yapılan detaylı ultrasonun avantajı bazı anomalilerin erken dönemde yakalanmasına olanak sağlamasıdır. Böylece gebelikte olumsuzluklar yaratabilecek fetüs ve anne kaynaklı riskli durumlar daha erken belirlenebilmekte, bazı önleyici tedbirlerin alınması mümkün olmakta ve gebeliğin sağlıklı bir şekilde sonuçlanması için uygun takip- tedavi planı yapılabilmektedir.

Gebeliğin 18-23. Haftalarında Detaylı Ultrason

Anne karnındaki bebeğim tüm organlarının ayrıntılı bir biçimde değerlendirilmesi ve olası yapısal bozuklukların saptanabilmesi için 18-23 haftalar arasında detaylı ultrason muayenesi yapılması önemle tavsiye edilir. Eğer gebelik sürecinde sadece bir kez detaylı ultrason yapma imkanı varsa, en uygun zaman 18-23 haftalar arasıdır. Eğer 23. haftaya kadar yapılmamışsa, 24. haftada da yapılabilir. Ancak 24. hafta sonrasına bırakılmamalıdır. Bu haftadan sonra, bebeğin iyice büyümüş olması sebebiyle organları optimal bir biçimde görüntülenemez.

24. Haftadan Sonra Detaylı Ultrason

Eğer bebekte herhangi bir riskli durum tespit edilmişse, bunun takibi ve doğumda ortaya çıkabilecek risklerin değerlendirilebilmesi için 24. haftadan sonra da ayrıntılı ultrason muayenesi yapılabilir. Dolayısıyla, “gebelikte ayrıntılı ultrason ne zaman yapılır?” sorusunun cevabı gebeliğin durumuna göre bir gebeden diğerine değişebilir. Hangi gebeler için 24. haftadan sonra detaylı ultrason muayenesinin gerekli olduğuna gebeyi takip eden kadın doğum uzmanı ve perinatoloji uzmanı karar verecektir.

KLİNİĞİMİZDE AYRINTILI ULTRASON MUAYENESİ

Ankara’da (Çankaya – Çukurambar) bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum & Perinatoloji kliniğimizde Doç. Dr. Filiz Halıcı Öztürk tarafından ayrıntılı ultrason hizmeti sunulmaktadır.

Bilgi ve randevu için iletişim bilgilerimiz:

Adres: Protokol Ankara Plaza. Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:39A/124 Çukurambar, Çankaya, Ankara
Telefon: 0 506 4800117
(Hafta içi ve Cumartesi: 09.00-20.00 arasında arayabilirsiniz.)

Randevu için hemen arayın

Detaylı Ultrason Nasıl Yapılır?

Detaylı ultrason muayenesi yüksek çözünürlüğe sahip, 2, 3 ve 4 boyutlu görüntü alabilen ultrason cihazları ile yapılır. Muayeneyi yapan doktorun karın bölgenizin üzerine koyduğu ultrason probu ses dalgalarını gönderir, bu dalgaların yansımasıyla görüntüler oluşur. Daha iyi görüntü oluşması için karın bölgesine özel bir jel uygulanır. Muayene genellikle karın bölgesinden yapılır. Ancak bazen vajinal yolla muayene yapılması da gerekebilir. Anne ve bebeği için hiç bir risk içermez.

Ayrıntılı Ultrason Şart mı?

Bebekteki oluşum kusurlarının büyük bir kısmı ancak detaylı ultrason muayenesiyle teşhis edilebilir. Yani anne karnındaki bebeğim beyninin, kalbinin ve diğer organlarının sağlıklı bir biçimde gelişip gelişmediğinin izlenebilmesi için detaylı ultrason muayenesinin yapılması gerekir. Bu açıdan, ayrıntılı ultrason tıbbi bir zorunluluk olmasa da yapılması önemle tavsiye edilen bir işlemdir.

Detaylı ultrason kaçıncı hafta yapılır? Ayrıntılı ultrason 24 haftada yapılır mı?
Gebeliğin ikinci 3 ayında yapılan detaylı ultrason muayenesinin 18-23. haftalar arasında yapılması gerekir.

Sık Sorulan Sorular

Detaylı ultrason en geç kaçıncı haftada yapılır?

Gebeliğin ikinci üç ayında 18-23. haftalar arasında yapılan rutin detaylı ultrason muayenesinin en geç 24. haftada yapılması gerekir.

Ayrıntılı ultrason 24. haftada yapılır mı?

Rutin detaylı ultrason muayenesinin yapılması için en uygun zaman gebeliğin 18-23. haftaları arasıdır. Ancak bu dönemde yapılamamışsa 24. haftada da yapılabilir.

Ayrıntılı ultrason 25. haftada yapılır mı?

Anne karnındaki bebeğin iyice büyümesi ultrason değerlendirmesini zorlaştırır ve organlar optimal bir biçimde görüntülenemez. Bu sebeple rutin detaylı ultrason muayenesinin 25. haftada ve sonrasında yapılması uygun değildir. Ancak gebelikte veya bebekte herhangi bir yüksek riskli durum söz konusuysa, bunun teşhis ve takibi için 25 hafta ve sonrasında da detaylı ultrason muayenesi yapılabilir.

Özetle; “Detaylı ultrason ne zaman yapılır?” veya “Detaylı ultrason kaçıncı hafta yapılır?” sorularına çok kısa olarak şöyle cevap verebiliriz: Gebeliğin erken döneminde (birinci 3 ayda) 11-13. haftalar arasında; gebeliğin ikinci 3 ayında 18-23. haftalar arasında; ve sadece yüksek riskli gebeler için gebeliğin 24. haftasından sonra doğuma kadar detaylı ultrason muayenesi yapılabilir.

Detaylı Ultrason İçin Hangi Bölümden Randevu Alınır?

Bu yazıda “Gebelikte detaylı ultrason için hangi bölümden randevu alınır?” sorusunun cevabını bulacaksınız.

Gebelikte detaylı ultrason nedir?

Detaylı ultrason (ayrıntılı ultrason) başta kalp ve beyin olmak üzere anne karnındaki bebeğin tüm organlarının yüksek görüntü kalitesine sahip bir ultrason cihazıyla ayrıntılı olarak incelenmesidir. Ayrıntılı ultrason muayenesinin ana amacı fetüse ait yapısal anomalilerin ve kromozomal bozukluklara ait bulguların değerlendirilmesidir. Anne, fetüs veya gebelik süreci ile ilgili herhangi bir risk faktörü olmasa da tüm gebelerde detaylı ultrason muayenesinin yapılması önemle tavsiye edilmektedir.

Detaylı ultrason için hangi bölümden randevu alınır

Gebelikte detaylı ultrason perinatoloji uzmanları tarafından yapılır. Perinatoloji; gebeliği olumsuz etkileyebilecek ve anne adayı ve bebekte ciddi sağlık problemlerinin gelişimine sebebiyet verebilecek hastalıkların ve koşulların takip ve tedavisini yürüten bir tıp alanıdır. Perinatoloji uzmanları, kadın hastalıkları ve doğum uzmanlığından sonra, yüksek riskli gebeliklerin yönetimi konusunda 3 yıl süren bir eğitim alırlar. Gebelikte detaylı ultrason fetal ultrasonografi alanında tecrübe kazanmış radyoloji uzmanları tarafından da yapılabilir.

Devlette detaylı ultrason için hangi bölümden randevu alınır?

Devlet hastanelerinde detaylı ultrason için perinatoloji veya radyoloji bölümlerinden randevu alınabilir. Ancak detaylı ultrason randevusu doğrudan alınamaz. Öncelikle kadın hastalıkları ve doğum bölümüne muayene olunması gerekir. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı gebeliğin 4. ayında yapılan muayenede hastayı detaylı ultrason için perinatoloji bölümüne veya radyoloji bölümüne yönlendirebilir. Devlet hastanelerinin perinatoloji bölümünde genellikle sadece yüksek riskli hastaların muayenesi ve detaylı ultrasonu yapılmaktadır. Yüksek risk taşımayan hastalar ise detaylı ultrason muayenesi için genellikle radyoloji bölümüne yönlendirilmektedir. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanının yaptığı yönlendirmeye göre perinatoloji bölümüne veya radyoloji bölümüne başvurarak, detaylı ultrason için randevu almak gerekir.

Özelde detaylı ultrason için hangi bölümden randevu alınır?

Özel hastanelerde ve kliniklerde ayrıntılı ultrason muayenesi genellikle perinatoloji uzmanları tarafından yapılmaktadır. Randevu için perinatoloji bölümü olan özel hastanelerden veya perinatoloji özel muayenehanelerinden bilgi almanız gerekir.

Detaylı ultrason için gebeliğin hangi haftalarında randevu alınmalıdır?

Detaylı ultrason gebeliğin 2 farklı döneminde yapılabilir: 11-13. hafta arası ve 18-23. hafta arası. Erken dönemde (11-13. hafta) ayrıntılı ultrason muayenesinin avantajı bazı anomalilerin erken dönemde tespit edilebilmesidir. Ancak bu dönemde bebeğin organları henüz tam gelişmediği için tam bir değerlendirme mümkün değildir. Tüm organların detaylı bir değerlendirmesi için en uygun dönem 18-23. hafta arasıdır. Dolayısıyla gebelik boyunca bir kez detaylı ultrason yapılacaksa mutlaka 18-23 haftalar arasında yapılmalıdır. Sonuç olarak, detaylı ultrason randevusu tarihi bu haftalara denk gelecek şekilde randevu alınmalıdır.

Ayrıntılı ultrasona girmeden önce ne yapılmalı?

Detaylı ultrason muayenesi öncesi özel bir hazırlık yapılması zorunlu değildir. Ancak bazı hazırlıklar ultrasonda daha net ve kolay görüntü alınmasını sağlar. Bu açıdan, ayrıntılı ultrason muayenesine tok gelinmesi bebeğin daha hareketli olmasını sağlayacak ve görüntü alınmasını kolaylaştıracaktır.

Kliniğimizde Detaylı Ultrason Muayenesi

Ankara’da (Çankaya – Çukurambar) bulunan kliniğimizde Kadın Hastalıkları ve Doğum ve Perinatoloji Uzmanı Doç. Dr. Filiz Halıcı Öztürk tarafından ayrıntılı ultrason hizmeti sunulmaktadır.

Bilgi ve randevu için iletişim bilgilerimiz:

Adres: Protokol Ankara Plaza. Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:39A/124 Çukurambar, Çankaya, Ankara
Telefon: 0 506 4800117
(Hafta içi ve Cumartesi: 09.00-20.00 arasında arayabilirsiniz.)

Randevu için hemen arayın

Perinatoloji Detaylı Ultrason Muayenesi

Bu yazıda perinatoloji detaylı ultrason muayenesi hakkında ayrıntılı bilgi bulacaksınız.

Perinatoloji Nedir?

Perinatoloji; gebeliği olumsuz etkileyebilecek ve anne adayı ve bebekte ciddi sağlık problemlerinin gelişimine sebebiyet verebilecek hastalıkların ve koşulların takip ve tedavisini yürüten bir tıp alanıdır. Maternal-fetal tıp uzmanlığı veya yüksek riskli gebelik uzmanlığı olarak da isimlendirilir. Perinatoloji uzmanları, kadın hastalıkları ve doğum uzmanlığından sonra, yüksek riskli gebeliklerin yönetimi konusunda 3 yıl süren bir eğitim alırlar.

Detaylı Ultrason Nedir?

Detaylı ultrason (ayrıntılı ultrason) başta kalp ve beyin olmak üzere bebeğin tüm organlarının yüksek görüntü kalitesine sahip bir ultrason cihazıyla ayrıntılı olarak incelenmesidir. Ayrıntılı ultrason muayenesinin ana amacı fetüse ait yapısal anomalilerin ve kromozomal bozukluklara ait bulguların değerlendirilmesidir. Anne, fetüs veya gebelik süreci ile ilgili herhangi bir risk faktörü olmasa da tüm gebelerde detaylı ultrason muayenesinin yapılması önemle tavsiye edilmektedir.

Perinatoloji Detaylı Ultrason

Gebelikte detaylı ultrason, perinatoloji alanının uzmanlığı kapsamına girer ve perinatologlar tarafından yapılır. Ayrıca fetal ultrasonografi alanında tecrübe kazanmış radyoloji uzmanları tarafından da yapılabilir. Ayrıntılı ultrasonun perinatoloji uzmanları tarafından yapılmasının en önemli avantajı sadece bebeğin değil, anne ile ilgili sorunların ve gebelikte risk oluşturabilecek diğer durumların da değerlendirilmesidir. Bu kapsamlı değerlendirme sonucunda olası sorunların takip ve tedavisi planlanır ve gerekiyorsa bunlarla ilgili anne adayını takip eden kadın doğum uzmanına önerilerde bulunulur. Detaylı ultrason sonucunda genetik bozukluklar açısından yüksek risk tespit edilirse, amniyosentez gibi daha ileri düzey tetkikler de perinatologlar tarafından yapılmaktadır.

Perinatoloji detaylı ultrason, Perinatoloji ayrıntılı ultrason

Detaylı Ultrason Ne Zaman Yapılmalıdır?

Detaylı ultrason hamilelik boyunca farklı dönemlerde yapılabilir. Bir anne adayı için ayrıntılı ultrasonun kaçıncı haftada yapılması gerektiğini en doğru bir şekilde kendi doktoru belirleyecektir.

Son yıllarda ultrason teknolojisinin gelişmesi; daha erken haftalarda fetal anatomik değerlendirme yapılmasına, bazı anomalilerin erken yakalanmasına ve genetik hastalık riski için erken tarama yapılmasına olanak sağlamıştır. Gebeliğin erken döneminde (11-13 haftalar) ayrıntılı ultrason yaptırmanın erken teşhis açısından önemli avantajları vardır. Ancak bu dönemde bebeğin organları tam gelişmediği için ayrıntılı ultrasonda yapılması gereken değerlendirmelerin tümü yapılamaz. Fetüsün tüm uzuvlarının değerlendirilmesi için 18-23 haftalar arasında detaylı ultrason muayenesi yapılması gerekir. Eğer hamilelik sürecinde sadece bir kez detaylı ultrason yapma imkanı varsa, en uygun zaman 18-23 haftalar arasıdır.

Kliniğimizde Perinatoloji Detaylı Ultrason Muayenesi

Ankara’da (Çankaya – Çukurambar) bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum & Perinatoloji kliniğimizde Doç. Dr. Filiz Halıcı Öztürk tarafından ayrıntılı ultrason hizmeti sunulmaktadır.

Bilgi ve randevu için iletişim bilgilerimiz:

Adres: Protokol Ankara Plaza. Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:39A/124 Çukurambar, Çankaya, Ankara
Telefon: 0 506 4800117
(Hafta içi ve Cumartesi: 09.00-20.00 arasında arayabilirsiniz.)

Randevu için hemen arayın

Gebelikte Ayrıntılı Ultrason Şart mı?

Sağlıklı bir gebelik takibi için detaylı ultrason yapılması gereken işlemlerden birisidir. Bebekteki oluşum kusurlarının büyük bir kısmı detaylı ultrason muayenesiyle teşhis edilebilir. Yani anne karnındaki bebeğin beyninin, kalbinin ve diğer organlarının sağlıklı bir biçimde gelişip gelişmediğinin izlenebilmesi için detaylı ultrason muayenesinin yapılması gerekir. Bu açıdan, ayrıntılı ultrason tıbbi bir zorunluluk olmasa da yapılması önemle tavsiye edilen bir işlemdir.

Perinatoloji Ayrıntılı Ultrason Muayenesinde Neler İncelenir?

Perinatoloji ayrıntılı ultrason muayenesinde şu hususlar değerlendirilir:

  • Fetüs canlılığı ve gelişiminin değerlendirilmesi.
  • Çoğul gebeliklerde plasenta, amniyon kesesi sayısının değerlendirilmesi.
  • Amniyon maiinin (bebeğin suyu) değerlendirilmesi.
  • Fetal uzuvların, beyin, kalp, iç organların (mide, böbrek, bağırsaklar, karın duvarı, mesane gibi) omurga ve iskelet yapılarının sistematik bir şekilde ayrıntılı değerlendirilmesi.
  • Plasenta yerleşim bozukluklarının değerlendirilmesi.
  • Rahim ağzı uzunluğunun (erken doğum riski açısından) değerlendirilmesi.
  • Fetal kromozom bozuklukları ile ilgili belirtilerin değerlendirilmesi (burun kemiği, ense kalınlığı gibi)

Ultrason Anneye veya Bebeğine Zarar Verir mi?

Detaylı ultrasonda ve genel olarak tüm ultrason muayenelerinde görüntü ses dalgaları ile oluşturulur. Radyasyon gibi zararlı etkiler içermez. Cerrahi ve girişimsel bir işlem olmadığı için bu açıdan da riski yoktur. Anneye veya bebeğe hiç bir zarar vermez. Güvenilirdir ve birden fazla kez uygulanabilir. Ancak denetlenen ve onaylı cihazların bulunduğu güvenilir sağlık kurumlarında yapılması gerekir.

Perinatoloji Detaylı Ultrason Fiyatları

Perinatoloji detaylı ultrason fiyatları hastane ve kliniklere göre değişiklik gösterebilir. Güncel fiyatları öğrenmek için detaylı ultrason randevusu almayı planladığınız hastane ve klinikten bilgi almanız gerekir.

Özetle, perinatoloji detaylı ultrason muayenesi bebekte yapısal anomalilerin ve kromozomal bozukluklara ait bulguların değerlendirilmesi için yapılması önemle tavsiye edilen bir işlemdir. Perinatoloji ayrıntılı ultrason muayenesi için en uygun zaman gebeliğin 18-23. haftaları arasıdır. Detaylı ultrason perinatoloji uzmanları tarafından yapılmasının avantajı bebeğin yanı sıra, anne adayıyla ilgili risk ve sorunların da değerlendirilmesi ve gerekiyorsa daha ileri tetkiklerin planlanması ve gerçekleştirilmesidir.

4 Boyutlu Ultrason (4D Ultrason)

Dört Boyutlu Ultrason Nedir?

4 Boyutlu ultrason anne karnındaki bebeğin 3 boyutlu ve eş zamanlı olarak görüntülenmesidir. Ultrason cihazı prob vasıtasıyla ses dalgalarını anne karnına gönderir ve yansıyan dalgaların renkli görüntüye dönüştürülmesi ile bebeğin anlık görüntüleri 3 boyutlu ve akan hareketli bir görüntü olarak hazırlanır. Bu görüntüler video olarak kaydedilebilir.

Gebelikte ultrason muayenesinde 2, 3 ve 4 boyutlu ultrason görüntüleme teknikleri birlikte kullanılır. 2 boyutlu ultrasonda siyah-beyaz ekranda bebeğin kesitsel görüntüsü oluştur. İki boyutlu ultrason bebeğin organlarının gelişiminin değerlendirilmesinde hala önemini koruyan bir görüntüleme tekniğidir.

İki boyutlu ultrason, ayrıntılı ultrason
İki boyutlu ultrason görüntüsü
4 boyutlu ultrason fiyatları, 3 boyutlu ultrason
Üç boyutlu ultrason görüntüsü
Dört boyutlu ultrason görüntüsü

3 Boyutlu Ultrason Nedir?

Üç boyutlu ultrasonun 4 boyutlu ultrasondan farkı; 3 boyutluda anlık görünüşü yansıtan hareketsiz tek bir görüntü vardır. Dört boyutlu ultrasonda ise bebeğin hareketlerini gösteren akan bir görüntü vardır.

4 Boyutlu Ultrason Gerekli mi?

Ultrason muayenesi gebelik takibinin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Haftalara göre bebeğin gelişimi, organlarının oluşumu, cinsiyetinin belirlenmesi, organ anomalilerinin tespiti, ense kalınlığı gibi Down sendromu belirteçlerinin değerlendirilmesi gibi birçok önemli takip ve değerlendirme ultrason ile yapılır. Ultrason muayenesinde 2, 3 ve 4 boyutlu görüntüleme teknikleri birlikte kullanılır. 2 boyutlu görüntüleme tıbbi açıdan hala temel ultrason yöntemidir. Çünkü bebeğin iç organları hakkında bilgiler 2 boyutlu ultrason ile edinilir. 4 boyutlu görüntüleme ile daha çok bebeğin dış görünüşü hakkında bilgiler edinilir. 4D ultrason bir anlamda 2 boyutlu ultrasonu tamamlayıcı bir yöntemdir.

4D ultrasonun en önemli faydalarından biri anne ve babanın bebekleriyle duygusal bağ kurmalarına yardımcı olmasıdır. Bebeğin yüzünün, diğer organlarının ve hareketlerinin ebeveynler tarafından izlenmesi erken dönemde duygusal yakınlığı kuvvetlendirir. Geleceğe hatıra bırakılmak üzere fotoğraf veya video görüntüleri alınabilir. Dört boyutlu ultrason ayrıca yarık dudak gibi bebeğin fiziksel görünümüyle ilgili anomalilerin tespitinde de avantaj sağlamaktadır.

4 Boyutlu Ultrasonun Zararı Var mı?

Ultrason cihazında görüntü ses dalgaları ile oluşturulur. Ultrasonun bebek ve anne için herhangi bir zararı veya yan etkisi yoktur. 2 boyutlu ve 4 boyutlu ultrasonun bu açıdan herhangi bir farkı yoktur. Ultrason muayenesi gebelikte en güvenli tetkik yöntemlerinden biridir.

4D Ultrason Ne Zaman Yapılmalıdır?

Gebeliğin başlangıcında ultrason muayenesi için 2 boyutlu ultrason yöntemi kullanılır. Dört boyutlu ultrason için bebeğin organlarının yeterince gelişmesi gerekir. Ortalama olarak 18. haftadan itibaren dört boyutlu ultrason yapılması uygundur. Bu haftalardan itibaren bebeğin yüzü, elleri, ayakları ve diğer organları iyice belirginleşir. Gebeliğin ilerleyen haftalarında (30. haftadan sonra) bebeğin yeri daraldığı ve bebek pelvise doğru indiği için net görüntü alınması oldukça zordur. Gebelikte 4D ultrason genellikle detaylı ultrason muayenesinde yapılmaktadır. Detaylı ultrason için uygun zaman ise gebeliğin 18-24 haftalarıdır. Dolayısıyla 4 boyutlu ultrasonun 18-24 haftalar arasında ayrıntılı ultrason muayenesinde yapılması uygundur.

4 Boyutlu Ultrason Fiyatları

4 Boyutlu ultrason fiyatları özel hastane veya kliniklere göre farklılık gösterebilmektedir. Özel hastane 4D ultrason fiyatları için gitmeyi planladığınız hastaneden bilgi almalısınız. 4 Boyutlu ultrason fiyatları Ankara ilinde de hastanelere göre farklılık gösterir. Kliniğimizde sunulan dört boyutlu ultrason fiyatları hakkında bilgi almak için bizi arayabilirsiniz.

4 Boyutlu Ultrason Ankara

Ankara’da 4 boyutlu ultrason için farklı alternatifler bulunmaktadır. Detaylı ultrason muayenesi yapılan hastane ve kliniklerde genellikle 4 boyutlu ultrason hizmeti de sunulmaktadır. Bu konuda ultrason cihazının görüntü kalitesi oldukça önemlidir. Gitmeyi planladığınız hastane veya kliniği arayarak 4D ultrason hizmeti ve ultrason cihazının özellikleri hakkında bilgi alabilirsiniz. Ankara’da bulunan kliniğimizde 4 boyutlu ultrason hizmeti sunulmaktadır. Ayrıntılı bilgi ve randevu için bizi arayabilirsiniz.

KLİNİĞİMİZDE 4 BOYUTLU ULTRASON MUAYENESİ

Ankara’da (Çankaya – Çukurambar) bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum & Perinatoloji kliniğimizde Doç. Dr. Filiz Halıcı Öztürk tarafından detaylı ultrason ve 4D ultrason hizmetleri sunulmaktadır.

Bilgi ve randevu için iletişim bilgilerimiz:

Adres: Protokol Ankara Plaza. Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:39A/124 Çukurambar, Çankaya, Ankara
Telefon: 0 506 4800117
(Hafta içi ve Cumartesi: 09.00-20.00 arasında arayabilirsiniz.)

Randevu için hemen arayın

Özetle, 4D ultrason anne karnındaki bebeğin 3 boyutlu ve eş zamanlı olarak görüntülenmesidir. Daha çok bebeğin yüz, el ve ayak gibi dış organlarının görüntülenmesi ve hareketlerinin izlenmesi amacıyla kullanılmaktadır. Bebek ve anne için herhangi bir zararı veya yan etkisi yoktur. Ayrıntılı ultrason muayenesi zamanında yani gebeliğin 18-24. haftaları arasında yapılması uygundur. 4 Boyutlu ultrason fiyatları özel hastane veya kliniklere göre farklılık gösterebilmektedir. Kullanılan ultrason cihazının kalitesi görüntü kalitesini oldukça etkiler. 4 Boyutlu ultrason fiyatları, cihaz kalitesi ve sunulan diğer hizmetler konusunda gitmeyi planladığınız hastane veya klinikten bilgi alabilirsiniz.

Gebelik Zehirlenmesi (Preeklampsi) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Bu yazıda “Gebelik zehirlenmesi nedir? Gebelik zehirlenmesi belirtileri nelerdir? Gebelik zehirlenmesi neden olur? Nasıl tedavi edilir?” sorularının cevabını bulacaksınız.

Gebelik Zehirlenmesi Nedir?

Gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) annenin organlarını ve bebeğini etkileyebilen ciddi bir hastalıktır. Anne ve bebek ölümlerinin en önemli sebeplerinden biridir. Genellikle gebeliğin 20. haftasından sonra ve çoğunlukla son 3 ayında ortaya çıkar. Daha az sıklıkla da olsa, gebeliğin 20. haftasında önce veya doğumdan sonraki haftalarda da görülebilir. Gebelik zehirlenmesi hafif veya şiddetli olabilir.

Gebelik zehirlenmesi belirtileri, Preeklampsi nedir?
Gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) anne ve bebek için çok olumsuz sonuçlar doğurabilen ciddi bir hastalıktır. Anne ve bebek ölümlerinin en önemli sebeplerinden biridir.

Gebelik Zehirlenmesinin Nedenleri

Gebelik zehirlenmesinin sebepleri henüz tam olarak aydınlatılmamış olsa da, hamilelik boyunca fetüse besinlerin ve oksijenin geçişini sağlayan plasentadan kaynaklandığı düşünülmektedir. Plasenta yapısında meydana gelen bazı değişiklikler nedeniyle fetüs kanlanması bozulmakta, plasentadan kaynaklanan bazı faktörler anne dolaşımına geçerek annede kan akımında azalmaya sebep olmakta ve annenin tüm organlarını etkilemektedir.

Gebeliklerde preeklampsi gelişimi açısından daha riskli kabul edilen durumlar şunlardır:

  • Geçmiş gebelikte preeklampsi olması veya ailede preeklampsi öyküsü olması.
  • Çoğul gebelikler (ikiz, üçüz, vs.).
  • Anne adayında kronik hipertansiyon hastalığı olması.
  • Anne adayında böbrek hastalığı, diyabet, lupus gibi otoimmün hastalıkların olması.
  • İlk gebelik olması.
  • Önceki gebelik ile 10 yıldan fazla aralık olması.
  • Anne adayının obez olması.
  • 35 yaş üstü gebelik.
  • IVF gebeliği.

Gebelik Zehirlenmesi Belirtileri

Gebelik zehirlenmesinin önemli belirtileri şunlardır:

  • Gebelikte yüksek tansiyon: Özellikle de gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkan tansiyon yüksekliği gebelik zehirlenmesi belirtileri arasında en önemlilerden biridir.
  • İdrarda protein kaçağı: Yapılan idrar tahlili sonucunda idrarda protein kaçağı saptanması gebelik zehirlenmesi belirtileri içinde bir diğer önemli husustur.
  • Ağrı kesiciye rağmen geçmeyen baş ağrısı.
  • Bulanık görme veya gözde şimşek çakması tarzında noktalar görme.
  • Karnın sağ yanında karaciğer üstünde inatçı ağrı
  • Akciğerde ödem oluşması.
  • Kanda trombosit sayısının düşmesi.
  • Karaciğer enzimlerinde yükselme olması.
  • Böbrek fonksiyonlarında bozulma olması.

Preeklampsi Takip ve Tedavisi Nasıl Yapılır?

Gebelik zehirlenmesi bir kez ortaya çıktıktan sonra tedavi edilebilir bir durum değildir. Eğer preeklampsi hafif seyrediyorsa anne adayı yakın takibe alınarak bebeğin doğumuna uygun zamana (37. hafta) kadar gebeliğin sağlıklı bir biçimde sürdürülmesi amaçlanır. Eğer preeklampsi ağır seyrediyorsa, anne ve bebeğin sağlığı için erken doğum yapılması gerekebilir.

Preeklampsi önlenebilir bir durum olmasa da, bazı tedbirler preeklampsi riskini azaltabilir. Preeklampsi açısından yüksek risk taşıyan anne adaylarında hamileliğin 12. haftasından itibaren aspirin tedavisi başlanması tavsiye edilir. Gebelik öncesinde ve gebelik süresince kan basıncının (tansiyonun) kontrol altında tutulması, kilonun kontrol altına alınması, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıkların bırakılması, uygun günlük egzersizlerin yapılması gebelik zehirlenmesi riskinin düşürülmesine yardımcı olabilir.

Özet olarak; gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) anne ve bebek için çok ciddi sorunlar doğurabilen bir hastalıktır. Yüksek tansiyon gibi gebelik zehirlenmesi belirtilerinden herhangi birinin gözlenmesi durumunda vakit kaybetmeden doktora başvurulması gerekir. Gebelik boyunca doktor takibinin düzenli bir biçimde sürdürülmesi, tansiyon takibinin düzenli bir biçimde yapılması, gerekli tahlil ve tetkiklerin yapılması gebelik zehirlenmesinin zamanında teşhisi ve gerekli tedbirlerin alınması açısından son derece önemlidir.

Doç. Dr. Filiz Halıcı Öztürk

linkedin.com/fhozturk
instagram/fhozturk

Muayenehane İletişim
Adres:Protokol Ankara Plaza. Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:39A/124 Çukurambar, Çankaya, Ankara
Telefon: 0 506 4800117
(Hafta içi ve Cumartesi: 09.00-20.00 arasında arayabilirsiniz.)

Randevu için hemen arayın

Amniyon Sıvısı Nedir? Gebelikte Suyun Azalması (Oligohidramnios)

Amniyon sıvısı nedir? Gebelikte suyun azalması belirtileri

Bu yazıda; Amniyon sıvısı nedir?, Gebelikte suyun azalması (oligohidramnios) nedir? Gebelikte suyun azalması belirtileri nelerdir? Amniyon sıvısı neden azalır? gibi soruların cevabını bulacaksınız.

Amniyon sıvısı nedir?

Amniyon sıvısı (amniyotik sıvı), hamilelik sırasında rahimde bebeği çevreleyen sıvıdır. Başlangıçta çoğunlukla elektrolitli su içerir. Ancak hamileliğin ilerlemesiyle birlikte daha farklı moleküller (proteinler, karbonhidratlar, lipitler ve üre dahil) barındırır.

Amniyotik sıvı, amniyon kesesinin oluşumundan hemen sonra üretilmeye başlar. Hamileliğin ilk üç ayında amniyotik sıvının ana bileşeni, annenin plasenta yoluyla sağladığı sıvıdır (maternal plazma, besinler ve büyüme faktörleri). Hamileliğin ikinci yarısında ise bebek amniyotik sıvının ana üreticisidir. Bebeğin idrarı amniyotik sıvının birinci kaynağı haline gelir. Normalde idrar zararlı bileşenler içerir. Ancak fetüs idrarında bebeğe zarar verebilecek zararlı bileşenler yoktur. Çünkü fetüs, vücudunda biriken toksinleri idrarla değil, göbek kordonu yoluyla atar. İdrar dışında, fetal  akciğerlerinden atılan sıvı da amniyon sıvısına katkıda bulunur.

Amniyon sıvısı nedir? Gebelikte suyun azalması belirtileri
Amniyon sıvısı anne karnında bebeği çepeçevre saran sıvıdır.

Amniyotik sıvısının önemi nedir?

Amniyotik sıvının fetüsün korunması ve gelişmesinde çok sayıda işlevi vardır:

  • Amniyotik sıvı bebeği dış yaralanmalara karşı korur, örneğin annenin düşmesi durumunda oluşabilecek darbelere karşı koruma sağlar.
  • Bebeğe hareket etme özgürlüğü verir. Böylece kas-iskelet sistemi (kas ve kemik) gelişimini sağlar.
  • Göbek kordonuna herhangi bir baskı yapılmasını önler. Göbek kordonunun fazla baskıya maruz kalması anneden bebeğe gelen beslenme ve oksijen tedarikini kesintiye uğratabilir.
  • Amniyotik sıvı bebeğin sıcaklığını sabit tutar.  
  • Fetusun amniyotik sıvıyı yutması, gastrointestinal sistemin gelişmesine yardımcı olur.
  • Bebeğin akciğerlerinin büyümesine ve olgunlaşmasına yardımcı olur. Fetüs anne karnında solunum hareketini yapmaya başladıktan sonra her nefes alma ile birlikte amniyon sıvısını akciğerlerine alır ve verir.
  • Fetal enfeksiyona karşı bariyer görevi görür.
  • Amniyotik sıvı fetal hücreler içerdiğinden, bunun analizi olası genetik bozukluklar hakkında bilgi sağlayabilir. Bu örnekleme, amniyosentez (veya amniyotik sıvı testi) adı verilen tıbbi prosedür yoluyla gerçekleştirilir.

Gebelikte suyun azalması (oligohidramnios)

Oligohidramnios amniyotik sıvının az olması durumudur. Amniyon sıvısının ölçümü ultrason yardımıyla yapılır. Amniyon sıvısı miktarı birkaç farklı yöntemle ölçülebilir. En yaygın ölçüm yöntemi amniyotik sıvı indeksi (AFI) değerlendirmesi veya en derin cep ölçümüdür. Gebeliğin ilk üç ayından sonra AFI 5 cm’den az, veya en derin çep derinliği 2 cm’den az ise oligohidramnios olarak değerlendirilir.

Oligohidramnios, yani hamilelikte bebeğin suyunun azalması gebe kadınların ortalama olarak yaklaşık % 4’üne görülür. Hamileliğin herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. En sık olarak son trimesterde (hamileliğin son 3 ayında) görülür. Gebelikte suyun azalması ciddi sorunların belirtisi olabilir. Gebelik kaybı da dahil olmak üzere bebek için ciddi sonuçlar doğurabilir.

Amniyon sıvısı neden azalır?

Hamilelikte bebeğin suyunun azalmasının altında bir çok farklı sebep yatabilir. Amniyon sıvısının azalmasının en önemli nedenleri şunlardır:

Doğum kusurları: Oligohidramnios fetal anomalilerle özellikle böbrek fonksiyon bozukluğu veya idrar yolu tıkanıklığı gibi yapısal bozukluklar ile ilişkili olabilir. Böbreklerin veya idrar yollarının gelişmesiyle ilgili sorunlar, az miktarda idrar üretimine neden olabilir ve bu da amniyotik sıvı seviyesinin düşük olmasına neden olabilir. Bu nedenle oligohidramniyos tespit edildikten sonra detaylı ultrason taraması ile anomaliler dışlanmalıdır.

Plasenta sorunları: Amniyotik sıvı miktarı plasenta fonksiyon bozukluğunun bir göstergesidir  Plasenta bebeğe yeterli miktarda kan ve besin sağlamıyorsa fetüste gelişme geriliği ve amniyon sıvısında azalma ortaya çıkabilir. Bu nedenle gebelikte suyun azalması tespit edilir ise, fetal büyüme ayrıntılı olarak ultrason ile değerlendirilmelidir. Gerekli durumlarda fetal kan akımı doppler ultrason inceleme ile kontrol edilmelidir. Amniyotik sıvı, fetal hareketler ile birlikte fetal iyilik halinin değerlendirildiği biyofiziksel profilinin de bir parçasıdır.

Su kesesinin açılması: Oligohidramniosun en yaygın nedeni membranların yırtılması, yani su kesesiinin açılmasıdır.

Gün aşımı gebelik: 41 haftayı aşan gebelikler düşük amniyotik sıvı seviyelerine sahip olabilir. Bu plasental fonksiyonun azalmasının bir sonucudur.

Anneye ilişkin komplikasyonlar: Annede görülen dehidrasyonu (sıvı tüketiminin az olması), hipertansiyon, gebelik zehirlenmesi (preeklampsi), diyabet gibi faktörler amniyotik sıvı seviyelerini etkileyebilir.

Gebelikte suyun azalması belirtileri

Hamilelikte bebeğin suyunun azalması genellikle herhangi bir belirti vermez. Uzman bir doktor tarafından yapılan ultrason muayenesiyle anlaşılabilir. Ancak bazı durumlarda belirtileri olabilir. Bebek hareketlerinde azalma bazen amniyon sıvısının azalmasının bir belirtisi olabilir. Bunun dışında, suyun azalması erken membran rüptürüne bağlı olarak ortaya çıktığı durumlarda, vajinal sulu akıntının olması suyun azalmasının bir belirtisi olabilir. Bu gibi durumlarda anne adaylarının mutlaka doktorlarına danışmaları gerekir.

Hamilelikte bebeğin suyunun azalmasının riskleri nelerdir?

Amniyotik sıvı bebeğin yaşam destek sisteminin bir parçası olduğundan, gebelikte suyun azalması amniyotik sıvının tüm yaşamsal fonksiyonları ve koruyucu etkilerini azaltacağı için ciddi olumsuz sonuçlar doğurabilir. Oligohidramnios’dan kaynaklanan riskler nedenine, şiddetine ve ortaya çıkma zamanına göre değişir.

Hamilelikte bebeğin suyunun azalması erken dönemde ortaya çıkarsa buna bağlı riskler de artar. Gebeliğin ilk yarısında ortaya çıkan oligohidramnios durumunda organ sıkışmalarından kaynaklanan doğum kusurları, düşük veya ölü doğum olasılığı, akciğer gelişim bozuklukları gibi sorunların olasılığı artmaktadır.

Oligohidramnios hamileliğin ikinci yarısında ortaya çıkarsa erken döneme göre biraz daha hafif riskler doğursa da, yine de ciddi komplikasyonlara sebep olabilir. Bunların en önemlileri şunlardır: Rahim içi büyüme kısıtlaması, erken doğum, enfeksiyon komplikasyonları (suyun azalması zarların yırtılması nedeniyle ortaya çıkarsa) ve sezaryenle doğum olasılığının artmasıdır (kordon basısı, mekonyumlu sıvı (bebeğin kakasını yapması) veya malprezentasyon gibi nedenlerle).

Anne karnında susuz kalan bebek ne kadar yaşar? Anne karnında susuz kalan bebek yaşar mı?
Amniyotik sıvı bebeğin yaşam destek sisteminin en önemli parçalarından biridir ve azalması olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Oligohidramnios takibi ve tedavisi

Gebelikte suyun azalması, fetal anomalilere (genellikle idrar yolları ile ilgili) veya fetal büyüme geriliğine bağlı olabilir. Bu nedenle oligohidramnios tespit edilirse, detaylı ultrason muayenesi ile olası anomaliler tetkik edilmeli ve fetal büyüme değerlendirilmelidir.

Oligohidramnios için etkili bir tedavi yöntemi yoktur. Doğuma yakın haftalarda (36-37 haftadan sonra) su azlığı tespit edilirse genelde en güvenli seçenek olarak bebeğin doğurtulması tercih edilir. Amniyon sıvısı az olup doğum yapanlar eğer anne veya fetüsle ilgili başka bir sorun yoksa genelde sağlıklı bir biçimde bebeklerini dünyaya getirirler.

Ancak gebelik haftası 36 hafta altında ise, sıvı azlığının sebebine, gebeliğin hangi haftada olduğuna, bebeğin ve annenin sağlık durumuna bağlı olarak bir takip ve tedavi planı yapılmalıdır. Örneğin su azalması membran yırtılmasına bağlı ise enfeksiyon belirtileri açısından annenin izlenmesi, bebeğin fetal iyilik testleri ile (ultrason, nst, biyofizik profili gibi) hastanede yakın takibi, antibiyotik tedavisi yapılması gerekebilir. İdrar yolu tıkanıklığı durumunda nadir de olsa anne karnında bebeğe cerrahi müdahale yapılabilmektedir.

Oligohidramnios için çok nadir uygulanan bir tedavi yöntemi sıvı enjeksiyonu ile bebeğin amniyon sıvısının arttırılmasıdır. Ancak bu yöntem hem su azalmasına karşı kesin bir çözüm olmaması (sadece geçici bir süre düzelme sağlaması), hem de içerdiği riskler sebebiyle çok istisnai durumlarda kullanılır.

Amniyotik sıvı düşüklüğünün bazen bir sebebi bulunamayabilir. Böyle durumlarda gebeliğin yakından takip edilmesi gerekir. Bu, amniyotik sıvı seviyelerinin artmasına yardımcı olmasa da, zamanında müdahale ve uygun doğum şeklinin belirlenmesini sağlayacaktır.

Hamilelik sırasında amniyotik sıvı düzeylerini doğrudan artırdığı bilinen belirli bir besin olmasa da sağlıklı ve dengeli bir beslenmenin sürdürülmesi genel fetal gelişimi ve sıvı üretimini destekleyebilir. Bol sıvı tüketilmesi, özellikle de az sıvı tüketen annelerin sıvı tüketimini arttırması (günlük en az 3 litre su) faydalı olabilir.

Oligohidramnios ile İlgili Sık Sorulan Sorular

Anne karnında bebeğin suyu biterse ne olur?

Amniyon sıvısı anne karnındaki bebeğin gelişimi ve sağlığı için önemli bir unsurdur. Anne karnındaki bebeğin suyunun azalması bebeğin sağlığı ve hamileliğin seyriyle ilgili ciddi sorunlar doğurabilir. Su azalması tespit edildiğinde, gebeliğin haftasına ve altında yatan nedene göre gerekli tedbirler alınarak gebeliğin yakından takip edilmesi gerekir. Bu durum gebeliğin son haftalarında ortaya çıkarsa bebeğin doğurtulması gerekebilir. Vakaların bir çoğunda ciddi bir komplikasyon olmadan gebelik sağlıklı bir şekilde sonlanır.

Anne karnında susuz kalan bebek yaşar mı? Anne karnında susuz kalan bebek ne kadar yaşar?

Hamilelikte bebeğin suyunun azalmasından kaynaklanan riskler azalmanın sebebine ve ortaya çıkma zamanına göre değişir. Amniyon sıvısının azalması özellikle gebeliğin erken haftalarında ortaya çıkarsa bebek sağlığı için ciddi olumsuz sonuçlar doğurabilir. Gebeliğin erken dönemlerinde amniyon sıvısının azalması organ sıkışmalarından kaynaklanan doğum kusurları, düşük veya ölü doğum, akciğer gelişim bozuklukları gibi sorunların çıkma olasılığını arttırmaktadır. Ancak gebelikte suyun azalması durumlarının çoğunda, özellikle de gebeliğin son haftalarındaysa bebek açısından ciddi bir komplikasyon olmadan doğum gerçekleşir.

Anne karnında bebeğin suyunun azalması nasıl giderilir?

Oligohidramniosun, yani hamilelikte bebeğin suyunun azalmasının kesin ve etkili bir tedavisi yoktur. Herhangi bir tedavi ile suyu kalıcı bir biçimde normal seviyeye getirmek mümkün değildir. Bu durumda yapılacak olan takibin temel amacı, anne adayı ve bebeğin sağlık durumunun seyrini yakından takip ederek gebeliğin sağlıklı bir biçimde sonlandırılması için gerekli müdahalelerin zamanında yapılmasıdır. Hamilelik sırasında amniyotik sıvı düzeylerini doğrudan artırdığı bilinen belirli bir besin olmasa da sağlıklı ve dengeli bir beslenmenin sürdürülmesi ve yeterli düzeyde su alımı (en az 3 litre) genel fetal gelişimi ve amniyotik sıvı üretimini destekleyebilir.

Doç. Dr. Filiz Halıcı Öztürk

linkedin.com/fhozturk
instagram/fhozturk

Muayenehane İletişim
Adres:Protokol Ankara Plaza. Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:39A/124 Çukurambar, Çankaya, Ankara
Telefon: 0 506 4800117
(Hafta içi ve Cumartesi: 09.00-20.00 arasında arayabilirsiniz.)

Randevu için hemen arayın

Bebekte Bağırsak Parlaklığı (Hiperekojen Bağırsak)

Bağırsak Parlaklığı Nedir?

Bağırsak parlaklığı gebelikte yapılan ayrıntılı ultrasonda bebeğin bağırsaklarının beklenenden daha parlak, kemikler gibi beyaza yakın bir renkte görünmesidir. Normalde anne karnındaki bebeğin bağırsaklarının karaciğerle aynı renkte, gri olarak görünmesi gerekir. Bağırsak parlaklığına hiperekojen bağırsak da denir.

Bağırsak parlaklığı, bebek bağırsağında parlaklık olup doğum yapanlar

Hiperekojen Bağırsak Neyin Belirtisidir?

Anne karnında bebeğin bağırsaklarında parlaklık normal fetüslerde de görülebilen ve genellikle patolojik önemi olmayan bir ultrason belirtisidir. Tek başına olduğunda, yani başka bir ek bulgu yok ise %75 ihtimalle herhangi bir sorunla ilişkili bir durum değildir. Dolayısıyla bebek bağırsağında parlaklık olup doğum yapanlarda çoğunluğunda bebeklerde herhangi bir sağlık sorununa rastlanmaz. Bazen ultrason cihazının kalite ve ayarlarına bağlı olarak, bebeğin bağırsakları gerçekte olduğundan daha parlak olarak değerlendirilebilir. Ancak bağırsak parlaklığı bazı durumlarda bebekte önemli sağlık sorunlarının belirtisi olabilir. Bu nedenle ihmal edilmemeli ve gerekli takip yapılmalıdır.

Ayrıntılı ultrasonda bağırsak parlaklığının görülmesi şu durumlarla ilişkili olabilir:

Bağırsak Tıkanıklığı

Anne karnındaki bebekte bağırsak hareketleri ilk iç aylık dönemden itibaren başlar. Fetusün yuttuğu amniyotik sıvı bağırsağa taşınır. Bağırsaklarda tıkanıklık varsa bu sıvı normalden daha yavaş hareket eder veya hiç hareket etmez. Bu olduğunda bağırsak içeriği kalınlaşarak ona ultrason muayenesinde parlak bir görünüm kazandırır. Fetüste bağırsak tıkanıklığı zamanla genişlemiş bağırsak segmentleri görüldüğünde belirgin hale gelir. Bağırsak tıkanıklığı vakalarında ilk belirti hiperekojen bağırsak olabilir ve ayrıntılı ultrasonda bağırsak parlaklığı görülmüşse bu durumun takip edilmesi gerekir. Bağırsak tıkanıklığı tanısı ancak gebeliğin son üç aylık dönemde veya doğum sonrası kesin olarak konulabilir.

Amniyotik Sıvı İçine Kanama

Hamilelikte bazen kanama olabilir ve bebeği çevreleyen amniyon sıvısına kan karışabilir. Bebeğin amniyon sıvısındaki kanı yutması ultrason görüntüsünde mide ve bağırsakta parlaklık oluşmasına neden olabilir. Bu durum bebek açısından herhangi bir sorun oluşturmaz.

Kistik Fibrozis

Kistik fibrozis, akciğerleri ve bağırsakları etkileyerek bu organlarda kalınlaşmış mukus birikmesine neden olabilen genetik bir hastalıktır. Bir bebeğin kistik fibrozis hastası olması için anormal kistik fibrozis geninin iki kopyasına da sahip olması (yani anne ve babanın taşıyıcı olması) gerekir. Ultrasonda anne karnında bebeğin bağırsaklarında parlaklık görülmesi bazen kistik fibrozis hastalığının bir belirtisi olabilir.

Bağırsak Parlaklığı ve Down Sendromu

Down sendromu gibi kromozomal bozukluklar bağırsak dahil birçok organ sistemi etkilemektedir. Down sendromlu fetüslerde hiperekojen bağırsak görülme oranı normal fetüslere göre daha yüksektir. Dolayısıyla bazı durumlarda bağırsak parlaklığı Down sendromu ile ilişkili olduğu söylenebilir. Down sendromu gibi bir kromozomal anomali durumu söz konusu olduğunda genellikle hiperekojen bağırsağa ek olarak başka ultrason bulguları da olur. Dolayısıyla böyle bir durumda ek bulguların olup olmadığının incelenmesi gerekir. Eğer anne karnındaki bebekte bağırsak parlaklığı dışında başka herhangi bir anomali bulgusu yoksa Down sendromu açısından yüksek riskli sayılmaz.

Fetal Enfeksiyon

Detaylı ultrasonda bağırsak parlaklığı görülmesi bazen fetal enfeksiyonlarla ilişkili olabilir. Sitomegalovirüs, toksoplazmoz ve parvovirüs B19 gibi bazı enfeksiyonlar anne karnındaki bebeğin bağırsaklarını etkileyebilir ve iltihaplanmasına ve şişmesine neden olabilir. Bu durum ultrasonda parlak alanlar olarak görünebilir. Böyle durumlarda bebeğin karnının başka yerlerinde de parlak noktalar görülebilir.

Fetal Büyüme Geriliği

Anne karnındaki bebeğin bağırsaklarında parlaklık görülmesi bazı durumlarda fetal büyüme geriliğiyle ilişkili olabilir. Büyüme geriliğinin temel nedeni plasentadaki anormal kan akışıdır ve bebeğin bağırsağına giden kan akışı da bu durumdan etkilenebilir. Bu durum ultrasonda bağırsağın parlak görünmesine neden olabilir.

Ayrıntılı Ultrasonda Bağırsak Parlaklığı Görülürse Ne Yapılmalı?

Yukarıda da vurguladığımız gibi, hiperekojen bağırsak birçok durumda fetüste herhangi bir sağlık sorunuyla ilişkili değildir. Bebek bağırsağında parlaklık olup doğum yapanlarda çoğu kez herhangi bir anomali görünmez. Ancak bağırsak parlaklığı bazen bebekte anomali ve hastalıklarla ilişkili olduğu için, bu durum ciddiye alınmalı ve nedeninin belirlenmesi için tetkik ve takipler yapılmalıdır. Bu konuda en doğru yönlendirmeyi hastanın kendi doktoru yapacaktır. Anne karnındaki bebeğin bağırsaklarında parlaklık görülmesi durumunda aşağıdaki tetkik ve işlemler yapılabilir.

Ayrıntılı ultrason muayenesi: Anne karnındaki bebeğin bağırsaklarında parlaklık görülmesi kromozom anomalileri ile ilişkili olabileceği için, başka bulguların olup olmadığının incelenmesi için ayrıntılı bir ultrason muayenesinin yapılması gerekir. Detaylı ultrason kromozom anomalileri için kesin tanı yöntemi olmasa da, bu durumla ilgili bulguların bir çoğu ultrasonda görülebilir.

Down sendromu tanısı için ileri tetkikler: Bağırsak parlaklığı Down sendromu için tek başına (başka bulgu yoksa) yüksek risk sebebi değildir. Ancak riski yükselten bir bulgu olduğu için daha ileri tetkikler yapılması önerilir. Down sendromu için kesin tanı yöntemi CVS, amniyosentez ve kordosentez gibi girişimsel işlemlerdir. Bu işlemlerde anne karnından sıvı alınması gerekir. Bu nedenle çok düşük ihtimalle de olsa anne adayı ve bebek için risk içerir ve sadece Down sendromu açısından yüksek risk taşıyan gebeliklerde yaptırılması önerilir. Ultrasonda bağırsak parlaklığı görülmesi durumunda Down sendromuyla ilgili başka bulgunun olup olmadığı bir perinatoloji uzmanı tarafından ultrason muayenesinde detaylı bir biçimde araştırılmalıdır. İki, üçlü ve dörtlü test sonuçları ışığında risk düzeyi değerlendirilmelidir. Ayrıca anne kanından bakılan girişimsel olmayan prenatal trizomi testi (NIPT) yaptırılması önerilebilir. NIPT kesin tanı yöntemi olmasa da %99 oranında doğru sonuç veren ve anne adayı ve bebek için herhangi bir risk içermeyen bir tetkiktir. Bu tetkikler sonucunda risk düzeyi belirlenerek hastaya girişimsel işlem seçeneği sunulabilir. Down sendromu tanısıyla ilgili daha geniş bilgi için bu konudaki yazımızı okuyabilirsiniz: Gebelikte Down Sendromu Tarama Testleri

Sitomegalovirüs veya toksoplazmoz gibi enfeksiyonlara yönelik anne kan testleri: Anne karnında bebeğin bağırsaklarında parlaklık görülmesi fetal enfeksiyonlarla ilişkili olabileceği için, bu enfeksiyonların kontrol edilmesine yönelik testler yapılabilir. Bu testler anne adayının yakın zamanda veya geçmişte bir enfeksiyon geçirip geçirmediğini belirleyebilir, ancak bebekte enfeksiyon olup olmadığını söylemez. Sonuçlar olası bir enfeksiyonu gösteriyorsa, bebekteki bir enfeksiyonu doğrulamak için ek testler önerilebilir.

Kistik fibrozis için anne kan testi: Genetik hastalıkların değerlendirilmesi açısından tıbbi genetik uzmanı danışmanlığı ve kistik fibrozis taşıyıcılık taraması önerilebilir.

Anne karnında bebekte bağırsak parlaklığı görülmesi sonrasında yapılan tetkiklerin sonucu normalse bebek büyük bir ihtimalle sağlıklı olacaktır. Çoğu zaman hiperekojen bağırsak zamanla kaybolur. Bebek bağırsağında parlaklık olup doğum yapanların bir çoğunda herhangi bir soruna rastlanmaz. Ancak hamilelik sırasında tüm sorunların tespit edilemeyeceğini de unutmamak gerekir. Test ve diğer tetkiklerin sonuçları güven verici olsa da, bu durum bebeğin sağlıklı olmasını garanti edemez. Bağırsak parlaklığı görülen gebelerin kendi doktorlarının tavsiyeleri doğrultusunda takip ve kontrollere özenle devam etmeleri gerekir. Özellikle gelişme geriliği ve bağırsak hastalıkları açısından takip edilmesi ve son üç aylık dönemde tekrar ultrason değerlendirilmesi önerilir.

Doç. Dr. Filiz Halıcı Öztürk
Kadın Hastalıkları ve Doğum & Perinatoloji Uzmanı
(Ankara)

İLETİŞİM VE RANDEVU

Adres: Protokol Ankara Plaza. Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:39A/124 Çukurambar, Çankaya, Ankara
Telefon: 0 506 4800117
(Hafta içi ve Cumartesi: 09.00-20.00 arasında arayabilirsiniz.)

Randevu için hemen arayın

Hamilelikte Omega 3 ve Balık Tüketimi

Bu yazıda; Hamilelikte Omega 3 alımı nasıl olmalıdır? Gebelikte hangi balıklar yenilebilir? Hamilelikte hangi balıklar yenmemelidir? gibi soruların cevabını bulacaksınız.

Omega 3 Nedir? Hangi Besinlerde Bulunur?

Omega-3’ler uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleridir. Omega-3 yağ asitlerinin vücudumuzda çok önemli görevleri vardır ve sağlıklı bir yaşam için çok gereklidir. İnsan vücudu Omega 3 yağ asitlerini kendisi sentezleyemez. Yani, sağlıklı bir yaşam için Omega 3 yağ asitlerinin beslenme veya takviye gıda yoluyla dışarıdan alınması gerekiyor. Omega 3 açısından en zengin gıdaların başında balıklar gelir. Ayrıca ceviz, keten tohumu yağı, kanola yağı, yeşil yapraklı sebzeler gibi bazı besinler de Omega 3 açısından zengindir.

Gebelikte Omega 3 Niçin Tüketilmelidir?

EPA (eikosapentaenoik asit) ve DHA (dokosaheksaenoik asit) gibi Omega 3 yağ asitlerinin sağlıklı bir hamilelik ve bebek gelişimi için çok büyük faydaları vardır. Anne adayının Omega 3 (özellikle de DHA) tüketmesinin bebeğin beyin, göz ve sinir sistemi gelişimini, bağışıklık sistemini ve sağlıklı kilo almasını olumlu etkiler. Hamilelikte Omega 3 yağ asitlerinin alınması ayrıca erken doğum riskini ve preeklampsi riskini azaltmakta ve anne adaylarında görülen depresyonu önlemede olumlu bir rol oynamaktadır. Kısacası gebelikte Omega 3 yağ asitlerinin alınması kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir husustur. Gebelikte beslenmede bu konuya önem verilmelidir.

Hamilelikte Omega 3 Nasıl Alınmalıdır?

Omega 3 yağ asitleri açısından en iyi kaynak balıklardır. Ancak hamilelikte balık tüketmek Omega 3 alımı için en iyi yol gibi gözükse de, gerçek tam olarak öyle değil. Denizlerin kirlenmesi, özellikle de denizlerde cıva ve ağır metal seviyesinin artması maalesef balıkları çok sağlıklı bir besin türü olmaktan biraz uzaklaştırdı. Cıva hamilelik döneminde bebeğin gelişimi için çok tehlikeli bir maddedir. Bu açıdan gebelikte balık tüketimi dikkatle yapılmalı, cıva içerebilecek balık türlerinden uzak durulmalıdır.

Hamilelikte Omega 3 alımının en güvenilir yolu saflaştırılmış, yani cıva gibi zehirli maddelerden arındırılmış balık yağı ürünleri kullanmaktır. Eczanelerde bu türde birçok ürün bulabilirsiniz. Bu ürünlerin özellikle EPA ve DHA açısından zengin olmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca cıva ve diğer zehirli maddelerden arındırıldığından emin olmak için güvenilir ve kaliteli ürün kullanımı önemlidir.

Hamilelikte Omega3, Gebelikte balık yağı.
Hamilelikte Omega 3 alımının en güvenilir yolu saflaştırılmış, yani cıva gibi zehirli maddelerden arındırılmış balık yağı ürünleri kullanmaktır.

Ceviz, keten tohumu yağı, kanola yağı, yeşil yapraklı sebzeler gebelikte Omega 3 alımı için maalesef çok verimli kaynaklar değildir. Bitkisel gıdalarda ALA (alfa-linolenik asit) türü Omega 3 yağ asiti vardır. Vücudun asıl ihtiyaç duyduğu EPA ve DHA bitkisel gıdalarda bulunmaz. ALA insan vücudunda sentezlenerek DHA ve EPA’ya dönüşse de bu yavaş ve çoğu kez yetersizdir. Sonuç olarak, hamilelikte ihtiyaç duyulan Omage 3 yağ asitleri ceviz ve benzeri gıdaları yiyerek karşılanamaz. Balık yağı ürünleri ve cıva açısından riskli olmayan balık türlerinin tüketimi mutlaka gereklidir. Tabi ki bu ceviz ve Omega 3 açısından zengin diğer bitkisel gıdaların faydalı olmadığı anlamına gelmez. Bitkisel kaynaklar hamilelikte Omega 3 alımı için faydalı, ancak yetersizdir.

Gebelikte Hangi Balıklar Yenilebilir?

Hamilelikte balık yemek gerekli Omega 3 yağ asitlerini almak için iyi bir yoldur. Ancak gebelikte hangi balıkların yenileceği iyi seçilmelidir. Denizlerin kirlenmesi ve suya karışan ağır metal miktarının artması bu ortamda yaşayan canlıları etkilemektedir. Deniz suyunda bulunan sağlığa zararlı maddeler, özellikle de cıva balıkların vücudunda birikmektedir. Bu balıkların insanlar tarafından tüketilmesiyle cıva ve diğer zararlı maddeler insan vücuduna geçerek sağlığa zarar vermektedir. Cıva özellikle embriyo gelişimi için zararlı olduğu için anne adaylarının bu konuda çok dikkatli olmaları gerekir.

Hamilelikte yenebilen balıklar cıva oranının düşük olduğu balıklardır. Ağır metaller balıklarda zamanla birikir. Dolayısıyla daha kısa zamanda olgunluğa erişen ve nispeten daha az yaşayan balıklarda daha az cıva ve ağır metal birikir. Bunlar göreceli olarak daha küçük balıklardır. Ayrınca daha diplerde yaşayan balıklarda cıva daha çok birikir. Dolayısıyla hamileyken yenilecek balıkların daha yüzeyde yaşayan balık türleri arasından seçilmesi gerekir. Gebelikte yenen balıklar arasında hamsi, istavrit, somon, sardalya, alabalık ve palamutu sayabiliriz. Yalnız hamilelikte yenebilen balıkların az miktarda da olsa cıva içerdiği unutulmamalıdır. Dolayısıyla gebelikte balık tüketimi her hâlükârda ölçülü olmalı, haftalık yaklaşık olarak 350 gramı geçmemelidir.

Hamilelikte balık yemek. Hamilelikte hangi balıklar yenebilir?
Hamilelikte Omega 3 alımı için balık yemek iyi bir yol olsa da, bazı balıkların yüksek düzeyde cıva içermesi sebebiyle dikkatli ve seçerek tüketilmesi gerekiyor.

Hamilelikte Yenmemesi Gereken Balıklar

Hamilelikte yenmemesi gereken balıklar daha uzun süre yaşayan, daha iri cüsseli ve daha diplerde yaşayan balık türleridir. Bu balıklarda cıva ve ağır metal birikimi daha fazladır. Bu balıklar köpek balığı, kılıç balığı, ton balığı, kral uskumru gibi iri uskumru türleri gibi balıklardır. Hamilelikte balık yemek için bu türler kesinlikle tercih edilmemelidir.

Hamilelikte Ton Balığı Tüketilir mi?

Ton balığı genellikle konserve şeklinde üretildiği ve satıldığı için kullanımı kolay ve tüketimi yaygın bir balık türüdür. Ancak ton balığı gebelikte yenmemesi gereken balık çeşitlerinden birisidir. Yapılan araştırmalar ton balığı konservesinin de cıva içerdiğini göstermiştir. Sonuç olarak, hamilelikte ton balığını ne normal balık eti olarak, ne de konserve olarak tüketmek güvenli değildir.

Gebelikte Midye Tüketilebilir mi?

Hamilelikte balık yemenin yanı sıra, diğer deniz ürünlerinin tüketimine de dikkat etmek gerekir. Gebelikte kesinlikle yenmemesi gereken deniz ürünlerinin başında midye gelir. Midye en yoğun cıva ve ağır metal içeren deniz ürünlerinden biridir. Bunun dışında midye çok miktarda bakteri içerir. Hamilelikte midye kesinlikle yenmemelidir.

Hamilelikte Balık Yağı Tüketimi

Hamilelikte balık yemek cıva ve diğer ağır metallerin alımı gibi bir risk barındırdığı için gebelikte Omega 3 almanın en güvenilir yolu arındırılmış/saflaştırılmış balık yağı ürünleri kullanmaktır. Ancak bu ürünlerin seçimi ve kullanılan miktarı çok önemlidir. Hamilelerin balık yağı ürünlerini ve diğer vitamin ürünlerini kullanmadan önce mutlaka doktorlarına danışması gerekir.

Hamilelikte Hangi Balık Yağları Alınmalıdır?

Gebelikte balık yağı tüketiminde şu hususlara dikkat etmek gerekir:

Kaliteli ve güvenli ürün: Hamilelikte balık yağı kullanımının güvenli olması için kullanılan ürünün cıva ve ağır metallerden arındırılmış olması gerekir. Bunun için de güvenilir firmaların ürünleri kullanılmalıdır. Bu ürünleri seçerken sahip oldukları sertifikalara ve kalite belgelerine dikkat edin. Eğer varsa, ürün analiz raporlarını inceleyin. Aksi takdirde Omage 3’ün faydalarını sağlamak bir yana, zararlı bir ürün kullanmış olabilirsiniz.

EPA-DHA Oranı: Hamilelikte balık yağı tüketiminin faydalı olması için EPA ve DHA açısından zengin olmalıdır. Her balık yağı EPA-DHA açısından zengin değildir. EPA/DHA oranının 3/2 ve katları şeklinde olması gerekir. Hamilelikte Omega 3 alımı için bir ürün seçerken buna mutlaka dikkat edilmesi gerekir.

Saklama Koşulları: Saklama koşulları da balık yağı için çok önemlidir. Nemden uzakta ve güneş geçirmez şişelerde uygun ambalajlanmış ve saklanmış ürünler tercih edilmelidir. Eczane gibi güvenilir yerlerden alınması önerilir. Balık yağının bozulmaması için azot gazı (nitrojen) kullanılan ürünler tercih edilmelidir. Son kullanma tarihi yaklaşan ürünler alınmamalıdır.

Gebelikte Ne Kadar Balık Yağı Tüketilmelidir?

Hamilelerin günlük 500 ile 1000 mg arasında Omega 3 tüketmesi önerilir. Bu miktarın 300-500 mg.’ının DHA olması gerekir. Gebelikte balık yağı alım miktarının buna göre ayarlanması gerekir. Anne adaylarının balık yağını ne kadar ve nasıl tüketecekleri konusunda kendi doktorlarına danışmaları gerekir.

Özetle; anne adaylarının mutlaka EPA ve DHA açısından zengin Omage 3 yağ asitlerini tüketmesi gerekir. Günlük alınması gereken miktar 500-1000 mg. arasındadır. Hamilelikte Omega 3 alımının en güvenli yolu saflaştırılarak cıva ve benzeri zararlı maddelerden arındırılmış balık yağı ürünleridir. EPA ve DHA açısından zengin, güvenilir firmalarca üretilen ve satılan, iyi saklanmış ve tazeliğini koruyan ürünler tercih edilmelidir. Ceviz ve benzeri bitkisel Omega 3 kaynakları faydalı olmakla birlikte yeterli EPA ve DHA alımını sağlayamaz. Hamilelikte balık yemek Omega 3 alımı için bir başka etkili yoldur. Ancak çevre kirliliği sebebiyle bazı balıklar yüksek miktarda cıva içerdiği için gebelikte balık dikkatli tüketilmelidir. Hamilelerin yiyebileceği balıklar arasında hamsi, istavrit, somon, sardalya, alabalık ve palamutu sayabiliriz. Bunlar da ölçülü (haftalık yaklaşık 350 gr.) tüketilmelidir. Hamilelikte yenmemesi gereken balıklar köpek balığı, kılıç balığı, ton balığı gibi daha uzun yaşayan ve iri gövdeye sahip balıklardır. Hamilelikte ton balığı tüketiminden kaçınmak gerekir. Gebelikte midye de kesinlikle tüketilmemelidir.

Doç. Dr. Filiz Halıcı Öztürk
Kadın Hastalıkları ve Doğum & Perinatoloji Uzmanı
(Ankara)

İLETİŞİM VE RANDEVU

Adres: Protokol Ankara Plaza. Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:39A/124 Çukurambar, Çankaya, Ankara
Telefon: 0 506 4800117
(Hafta içi ve Cumartesi: 09.00-20.00 arasında arayabilirsiniz.)

Randevu için hemen arayın

Gebelikte Aspirin Kullanımı

Bu yazıda “Gebelikte Aspirin kullanılır mı?”, “Hamilelikte Coraspin niçin kullanılır?”, “Gebelikte Aspirin kullanımı bebeğe zarar verir mi?”, “Hamilelikte Coraspin kullanımı kanama yapar mı?” gibi soruların cevabını bulacaksınız.

Öncelikle şunu vurgulayalım: Gebeyseniz kendi doktorunuza danışmadan Aspirin veya başka herhangi bir ilacı asla kullanmamalısınız. Bu yazıda verilen bilgiler sadece bilgilendirme amacına yöneliktir. Burada veya başka bir yerde okuduklarınıza veya sosyal medyadan duyduklarınıza dayanarak asla ilaç kullanmayın.

Aspirin genellikle ağrı, ateş ve inflamasyonu azaltmak için kullanılan ve etken maddesi asetilsalisilik asit olan bir ilaçtır. Coraspin ve Ecopirin aynı etken maddeye sahip muadil ilaçlardır.

Gebelikte Aspirin (Coraspin – Ecopirin) Kullanılır mı? Niçin Kullanılır?

Gebelikte Aspirin preeklampsinin yani gebelik zehirlenmesinin başlamasını önlemek için kullanılır. Aspirin’in preeklampsinin önlenmesine yönelik etkisini gösteren bilimsel kanıtlar mevcuttur. Preeklampsi dışında, Aspirin’in gebelikte kullanımının etkili olduğuna dair yeterli bilimsel kanıt yoktur. Dolayısıyla eğer preklampsi için risk faktörü yoksa, erken gebelik kaybı, fetal büyüme kısıtlaması, ölü doğum veya erken doğumun önlenmesi gibi amaçlarla Aspirin kullanımı önerilmez.

Gebelikte Aspirin kullanımı, Hamilelikte Coraspin kullanımı
Gebelikte Aspirin gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) riskine karşı kullanılır. Gebelik zehirlenmesi riskinin varlığı durumunda doktorunuz Aspirin kullanmanızı önerecektir. Gebelikte doktor tavsiyesi dışında, ne Aspirin ne de başka bir ilaç asla kullanılmamalıdır.

Preeklampsi (Gebelik Zehirlenmesi) İçin Risk Faktörleri

Gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) annenin organlarını ve bebeğini etkileyebilen ciddi bir hastalıktır. Anne adayında kan basıncı yüksekliği ile birlikte idrarda protein kaçağı, kan tahlillerinde bozulma, baş ağrısı, gözde ışık parlamaları, karın üst kısımda ağrı gibi şikayetler olması preeklampsi olarak tanımlanır. Anne ve bebek ölümlerinin en önemli sebeplerinden biridir.

Gebelik zehirlenmesi için en önemli risk faktörleri şunlardır: hamilelikten önce veya hamilelik sırasında yüksek tansiyon, önceki gebeliklerde hipertansiyon, kronik böbrek hastalığı, antifosfolipid sendromu ve sistemik lupus eritematoz gibi herhangi bir otoimmün hastalık, diyabet, önceki gebeliklerde preeklampsi öyküsü. Gebeliğin ilk 3 ayında yapılan izlemler sonucunda gebede preeklampsi gelişimi riski değerlendirilir ve doktorunuz tarafından gerekli görülürse Aspirin başlanır. Preeklampsi ve gebelikteki diğer hastalıklar açısından risk değerlendirmesinin doğru bir biçimde yapılabilmesi için gebelerin rutin kontrollerini ve tetkiklerini ihmal etmemeleri çok önemlidir.

Hamilelikte Aspirin Ne Zaman ve Nasıl Kullanılmalıdır?

Preeklampsi riski yüksek olan gebelerde düşük doz aspirin (75-150 mg/gün) profilaksisi önerilir. Aspirin almaya 16. gebelik haftasından önce, ideal olarak 12. hafta civarında başlanmalıdır. Aspirine 16 haftadan sonra başlamak preeklampsinin önlenmesine yardımcı olmayabilir. Düşük doz Aspirin kullanımına 36. haftaya kadar devam edilmesi önerilir.

Düşük doz Aspirin’i akşamları yemekle birlikte alınması önerilir. Arada bir doz kaçırılması önemli bir sorun doğurmaz. Deri döküntüsü, mide ağrısı veya dışkıda kan görülmesi gibi durumlarda tedavi bırakılmalıdır. Bu durumlarda mutlaka doktorunuzla iletişime geçmeniz gerekir.

Gebelikte Aspirin (Coraspin) Bebeğe Zarar Verir mi?

Yapılan bilimsel çalışmalar düşük dozda Aspirin kullanımının anne karnındaki bebekte fetal veya neonatal komplikasyonlarda herhangi bir risk artışına sebep olmadığını göstermektedir. Yani, düşük doz kullanımı fetüs açısından güvenli sayılır. Bebeğe zarar verdiğini gösteren herhangi bir bulgu yoktur.

Hamilelikte Aspirin (Coraspin) Kullanımı Kanama Yapar mı?

Hamilelikte düşük doz Coraspin (Aspirin) kullanımının anne adayında kanamaya yol açtığı veya arttırdığına yönelik herhangi bir bulgu yoktur. Yani düşük doz Aspirin hamileler açısından genel olarak güvenli sayılır.

Ancak Aspirin kullanımı bazı durumlarda ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Aspirin alerjisi (örn. ürtiker) öyküsü olan veya salisilatlara  ve diğer nonsteroidal ilaçlara aşırı duyarlılığı olan hastalar düşük dozda da olsa Aspirin almamalıdır. Nazal polibi olan veya aspirin kaynaklı akut bronkospazm öyküsü olan astımlı hastalarda düşük dozda Aspirine maruz kalmak yaşamı tehdit eden komplikasyonlara neden olabilir. Gastrointestinal kanama, aktif peptik ülser hastalığı, diğer gastrointestinal veya genitoüriner kanama kaynakları ve ciddi karaciğer fonksiyon bozukluğu gibi hastalıkları olan kişilerde de sorunlara yol açabilir. Dolayısıyla gebelikte Aspirin kullanan kişilerin bu hususları da göz önüne almaları gerekir. Yetişkinlerde Aspirin kullanımıyla ilgili Türk Kalp Derneği’nin web sitesindeki şu yazıyı okuyabilirsiniz: ASPİRİN: Kime Yarar, Kime Zarar?

Sonuç olarak, gebelikte Aspirin (Coraspin) gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) riskine karşı kullanılır. Bunun dışındaki durumlarda etkili olduğuna dair yeterli bilimsel kanıt yoktur. Gebelik zehirlenmesi riskinin değerlendirilmesi için anne adaylarının gebeliğin ilk 3 ayındaki kontrol ve tetkiklerini ihmal etmemeleri gerekir. Riskin mevcudiyeti durumunda gerekli doz ve kullanım şekli gebeyi takip eden doktor tarafından önerilecektir. Doktor önerisi olmadan, gebelikte ne Aspirin ne de başka bir ilaç asla kullanılmamalıdır.

Doç. Dr. Filiz Halıcı Öztürk
Kadın Hastalıkları ve Doğum & Perinatoloji Uzmanı
(Ankara)

İLETİŞİM VE RANDEVU

Adres: Protokol Ankara Plaza. Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:39A/124 Çukurambar, Çankaya, Ankara
Telefon: 0 506 4800117
(Hafta içi ve Cumartesi: 09.00-20.00 arasında arayabilirsiniz.)

Randevu için hemen arayın